Talipli Köyü´ne Hoşgeldiniz !
  ANA SAYFA
 

            




TALİPLİ KÖYÜ TARİHİNE BİR BAKIŞ

Bulancak tarihi üzerine yaptığımız araştırmalarda, Osmanlı imparatorluğu döneminde tutulan kayıtlar ,özellikle 1455-1613 yılları arası döneme ayrıntılı ışık tutmaktadır. Bulancak için büyük bir şans olarak nitelendirebileceğimiz bu kayıtlar sayesinde belgesel boyutlarda geçmişimize ait gerçek tespitlerde bulunabiliyoruz.
Bulancak tarihinde yapacağımız gezintilerin temel kaynakları olarak bu kayıtlara sık sık başvuracağız. Bu yazımızda TALİPLİ köyünün geçmişine giderek, köy kurucularının da isim listesini sunacağız.

1455-1613 yılları arasında tutulan tahrir defterlerinde Bulancak KEBSİL adıyla anılmakta ve CANİK-İ BAYRAM (Ordu) kazasına bağlı bir nahiyeydi.1455 yılında tutulan kayıtlarda Kebsil; Çakıroğlu Pir Kadem Kethüda,Şemseddin Kethüda ve Mustafa Kethüda bölüklerinden oluşmaktaydı. Talipli köyü bu bölüklerden Şemsettin kethüda bölüğüne bağlı 74 haneli bir köydü.Talipli köyü aynı zamanda Şemsettin Kethüda bölüğünün merkeziydi. Kayıtlara göre İncüvez, Ali hocalı ve Küçüklü köyleri de Talipli ye bağlıydı. Talipli köyünün bağlı olduğu bölük e adını veren kişi Şemsettin Kethüda dır. (Kethüda KAHYA demektir.)

Kayıtlarda TALİPLÜ olarak kaydedilen Talipli köyü, 1485 de 49 hane, 1520 de 133 hane, 1547 de 211 hane ve 1613 de de 297 hanedir. Ve tüm bu dönemlerde tamamı müslüman Türk olarak kayıt edilmiştir. Aşağıda dökümünü vereceğimiz Talipli köyünün kurucularının isim listesi 1455 yılında tutulan kayıtlardır. 1455 yılında tutulan kayıtlarda aile reisleri ve babalarının adları birlikte verilmiştir. Burada aile reislerinin babaları Talipli köyüne gelerek yerleşen ve köyü kuran kuruculardır. Bu sonuca ulaşma nedenimiz, Ordu ve Giresun yörelerinin 1395-96 yıllarında Türkler tarafından fethedilmesidir. Fetihle 1455 yılında tutulan kayıtlar arasında ki süre ise 60 yıldır. Buradan hareketle kayıtlardaki aile reislerinin ikinci kuşak, babalarının da köyün kurucuları olduğunu söyleyebiliriz
Burada önemli olan bu kadar açık bir şekilde geçmişimize ulaşabilmemiz ve ecdadımızın isimleriyle birlikte kim olduklarını detaylı bir şekilde görebilmemizdir. Talipli köyü kayıtlarında, Samugüney köyünde ki Şeyh Hüseyin in ve Osman Şıh ta ki Osman Şeyh in isimlerine ulaşmamız , Osman Şıh ın Şeyh Hüseyin in oğlu olduğunu şüpheye yer bırakmaksızın tespit etmemize de vesile olmuştur. Bugüne kadar sadece isimlerini bildiğimiz, bu evliya şahsiyetlerin ne zaman yaşadıklarını da detaylarıyla öğrenmiş bulunuyoruz.
Bulancak ismi 453 yıl önce de kullanılıyordu
Talipli köyüyle ilgili ilginç bir kayda da 1547 yılında tutulan kayıtlarda rastlıyoruz. Şöyle ki Talipli köyünde de iki tane müderris hasbi olarak eğitimle meşgul oluyorlardı. Birisi aynı zamanda Bulanucak camiinin hatibi idi(...Mevlana zünnun el-müderris el-hasbi ve Mevlana Pir Hasan veled-i Fethullah el-müderris el-hasbi ve hatip-i camii Bulanucak, baberat-ı sûltani avârız-i divani ve tekalif-i örfiyeden muaf...Tahrir defteri 255/1547). Burada Talipli köyü için ulaştığımız tüm bu bilgiler Bulancak ın diğer köyleri için de mevcuttur. Zaman ve koşullar uygun olduğu sürece diğer köylerimiz için de böyle çalışmalarımız olacaktır.

Şimdi tüm bu genel ve özel açıklamalardan sonra Talipli köyünün kurucularının listesini açıklamaya geçebiliriz. 1455 de 74 haneden oluşan Talipli köyünün aile reislerinin ve babalarının adları aşağıdaki gibiydi. Burada tekrar belirtmekte fayda görüyorum. Aile reislerinin babaları Türklerin yöreyi fethiyle gelerek Talipli köyünü kuran ilk atalarımızdı.   
 
  DALINDA FINDIK                      ve                        DALINDA    KiRAZ 

   FINDIK
Önce içeriğinde neler var, bir sayalım. Her şeyden önce yağ, protein ve karbonhidrat açısından zengin. Kalsiyum, fosfor, Bl, B2, B6 ve E vitaminleri taşıyor. B grubu vitaminleri kan yapımı ve ruhsal sağlık için çok önemli. Fındığın içeriğine bakınca gelişme çağındaki çocuklar için ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. Alyuvarların parçalanmasını önlediğinden kansızlığa karşı koruyucu bir etkisi de var fındığın. Kemik ve dişlerin oluşumunda ihtiyaç duyulan kalsiyum, kan yapımında kullanılan demir içeren en iyi bitkisel kaynaklardan. Fındıktaki yüksek oranda bulunan doymamış yağ asitleri ise vücudun ısısını korumaktan yağda eriyen vitaminlerin taşınmasına kadar birçok işe yarıyor. Kandaki kolesterolün yükselmesini önlediği gibi kalp ve damar hastalıklarına karşı da korunma anlamına geliyor. Fındığın anavatanının Giresun,Ordu,Trabzon, Karadeniz kıyıları, Trakya , son zamanlarda Marmara Bölgesinde , Makedonya ve Italya´da olduğu biliniyor. Dünya fındık üretiminin yüzde 75 kadarı Türkiye'den karşılanıyor. Yaklaşık 80 ülkeye fındık ihraç ediyoruz.

KiRAZ

                                DALINDA               KiRAZLAR          


Giresun ve Fındık

Fındık meyvesi çok eski devirlerde insanlar tarafından yenilmiş ve besin değeri takdir edilmiştir. Zaman zaman hükümdar sofralarına giren fındık meyveleri sonraları Akdeniz bölgesinde ticaretin artması ve genişlemesi ile bir servet ve bereket timsali halini almıştır.
Fındık dünya çapında yetiştirilme alanı bulmuş, rağbet görmüş bir üründür.
Tarımla uğraşan birçok küçük işletmeli ailelerin geçim kaynağı olmuştur. Daha sonraları yetiştirilme alanları genişletilerek ithalatta ve ihracatta yerini almıştır.
Fındık insan hayatına öyle bir yerleşmiştir ki geçmişten bugüne kadar edebiyatta, folklor de, sözlüklerde, seyahatnamelerde ve hatta tıp ta adından bahsettirmiştir. Böylelikle fındık insanlığın vazgeçilmez ürünlerinden biri olmuştur.

Çeşitli kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan bu tezde, fındığın tarih boyunca gelişimini, türlerini ve dünyada ki üretim alanları hakkında geniş bilgiler verilmeye çalışılmıştır. Fındığın geçmişini zenginlikleri ortay koymak amaçlanmıştır.
GİRİŞ
Ülkemizde ekonomik, sosyal ve doğal kaynakların korunması yönünden önemli bir yere sahip olan fındık bitkisi; çiçekli bitkiler (spermatophyta=phanerogamae), kapalı tohumlular(Angiospermae) alt şubesi, iki çenekliler (Dicotyledonae) sınıfı, serbest taç yapraklılar (Choripetalae) alt sınıfı, mantolular grubunda, kayıngiller (Fagales) takımı, huşgiller (Betulaceae) Familyası fındıkgiller (Corylus) cinsi içinde yer almaktadır.
Fındığın Kuzey Yarım kürenin ılıman iklim kuşağını, Japoya’dan, Çin, Mançurya, Kafkasya, Türkiye, Avrupa ve
Kuzey Amerika’ya kadar yabani formlar biçiminde kapladığı bilinmektedir. Kültür formlarını oluşturan en önemli türler ise Artvin’den Kırklareli’ne kadar uzanan Kuzey Anadolu Dağları ve Kuzey Geçit bölgelerinde yoğun olarak bulunmaktadır. Fındığın kültüre alınma tarihi 2500 yıl öncelerine kadar dayanmaktadır. Enophen İsa’dan önce 400 yıllarında Kuzey Anadolu’da Pontus Euxinus’da (Kerasus) (Giresun) Pontus Yemişi adını verdiği ufak bir meyveden bahsetmektedir. Bu kadar eski kültür izine rastlanması sonucu fındığın anavatanının yurdumuzun Karadeniz Bölgesi olduğu ve kültür fındığının
dünyaya buradan yayıldığı kabul edilmektedir. Bu meyvenin 600 yıldan beri ticareti yapılmaktadır. Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan 16 çeşit fındık mevcuttur. Buna ilave olarak Giresun’ da bulunan Fındık Araştırma Enstitüsünde 30 yıldan beri süregelen seleksiyon ve melezleme çalışmaları sonucunda ticari üretimi yapılabilecek 7 çeşit adayı daha geliştirmiştir.
Kültür fındığı, Kuzey Anadolu’dan, önce Yunanistan’a oradan da İtalya’ya götürülmüş, bu ülkede Avella şehri civarında yaygın olarak yetiştirilmeye başlanmış ve önemli türü olan Corylus Avellana L. adını bu yöreden almıştır. Sicilya ve İspanya'ya Araplar eli ile
ulaşmış, Fransa’da çok yaygın zamanlara kadar önemli bir kültür bitkisi olarak ele alınmıştır. İngiltere ve Almanya’da çoğunluğunu Corylus Maxima Mill.’in oluşturduğu ve doğal flordan seçilmiş tipler büyük ilgi uyandırmıştır. ABD’de ise, fındık yetiştiriciliği son 70 yıl içinde gelişme göstermiş, güçlü araştırma ve geliştirme programları ile desteklenerek önemli bir sıçrama yapmıştır.

TARİH BOYUNCA FINDIK
1 – DÜNYA DİLLERİNDE FINDIK
Fındık kelimesi Türkçe olmamakla beraber Bundukdar gibi istilah şekilleri eski dilimize yerleşmiştir.
Fındık kelimesine dair, dünya sözlüklerinden elde edilebilen lengüistik bilgi sıra ile aşağı alınmıştır.
Fındık kelimesi ( Pontus Cevizi ) manasına gelen Yunanca Pontikon Karyon’dur. Rumcası : Leptokarion ( ince ceviz ) halk dilinde fındıktır. Ermenice : Kalin, Arnavutça Lajthi olarak kullanılır.
Botanikte Corlyus Avellane Pontika olan fındık kelimesini İranlılar bizden funduk, Araplarda Bunduk şeklinde almış olup Arapçada Elculuz olarakta kullanılır. Çince de Chen-tse yahut Chen-li, ilmi adı ( Corlyus heterophylla, Fısch ) dır.
Türkiye haricinde kalmış Türklerde fındık karşılığı olarak taklidi ses esasına dayanan çit kökünden gelme kelimelerle ifade olunur.
Kazan – Çitlevük
Kırım – Çetleük
Kumuk – Çertlevük
Türkiye Türkçe’sinde de Çitlembik şeklinde de kullanılır.

1 - 1 Fındığın Başlıca Avrupa Dillerindeki Karşılıkları :
Hint – Avrupa ana dilindeki itibari kökleri : Qos(e)lo (fındık yemişi; Lazd ( fındık fidanı )
Germenlerde; eski Nordca : Hasl
İsveç, Norveçce : Hassel
Eski Yüksek Almanca : Hasal
Almanca : Hassel, Hasselnuss
Anglosaksonca : Haesel
İngilizce : Hazel, Hazelnut
Felemenkçe : Hazelaar
Amerikanca : Filberts
Latinlerde :
Latince : Corulus, Corylus
Eski Fransızca da : Avelaine
Fransızca (küçük ceviz ) : Noisette
İtalyanca ( ,, ,, ) : Nucciola
İspanyolca : Avellana

Portekizce : Avella
Romence : Aluna
Güney Batı Avrupa’nın fındık yetiştirdiği yer İtalyanın Campanla bölgesinde bulunan Abella şehri idi, bundan ötürü bu yemişe de Abella Cevizi manasına olarak ( nux abellana ) denilirdi, sonraları bu Avellana olmuştur.
İslavlarda :
Müşterek kök orman manasına gelen les ile ifade olunur.
Rusça ( orman cevizi ) : Liesnoy oreh
Polonezce : Leszczyna
Çekçe : Liska
Sırp – Hırvatça : Leska
Bulgarca : Leşnik
Baltıklarda :Eski Prusça : Laxde

Litvanca : Lazd’a
Letçe : Lagzds
Fince : Pahkina
Macarca : Mogyoro

1 – 2 Ferhengi pehlevi’de fındık :
İstimal edilmekte bulunan fındık kelimesinin pehlevi dilinde ki ( funduk ) yahut ( punduk ) ve Avestai ( benduk ) ve Sanskrit ( Beddük ) kelimesinin muarrabı olup, başı kapalı nesne manasını ifade eder. 

GİRESUN VE FINDIK
Bir çok Tarihi Belgelerde ilk Kültür Fındığının Yetiştirildiği yer olarak ifade edilen Giresun’da fındık hayatın her aşamasında kendini göstermektedir.
İlimizin yaklaşık 100.000 hektar alanında yapılan fındık tarımı insanımızın işi, aşı, düğünü kısacası her şeyi olmuştur fındık. Fındık hasat zamanı insanımızın bir zaman belirtisi olmuştur. Şöyle ki, Düğün ne zaman fındıktan sonra veya fındıktan önce gibi zamanlarla ifade edilmektedir. İlimiz insanının Türkülerine konu
olan fındık ilimizde genelde
Ağustos ayının ilk yarısında olgunlaşıp hasata başlanılır.
Yeşilin mavi ile kucaklaştığı doğa harikası ilimizde hasat zamanı fındık bahçelerini görmek gerekir. Uzaktaki yakındaki herkes genç-ihtiyar, kız-erkek üreticilerin o meyilli yamaçlarda bir makine düzeni ile dallara uzanarak çotanak toplamaları, kıvrak Giresun-fındık türkülerini insanı şaşırtan bir hızla söylemeleri bir arada yenen coşkulu imece yemekleri, sık sık yağmur ve güneşin oluşturduğu gökkuşağının oluşturduğu doyumsuz güzelliği, özetle doğayla bütünleşen bir hareket, ses ve renk armonisi, dinsel kitaplarda ve mitolojilerde yer alan bir dizi öyküyü anımsatır. Bu sanki insanın topraktan fışkıran bereketi karşılamasının törene dönüşen öyküsüdür.
Yaşamın yeşil yeşil her yerden fışkırdığı bu doğa cennetinin seven insanları, size içtenlikle “hoşgeldiniz” diyeceklerdir......


GİRESUN TOMBUL FINDIĞI
Üretim Yerleri: Giresun ili; Piraziz, Bulancak, Merkez, Dereli, Keşap, Yağlıdere, Espiye, Güce, Tirebolu, Doğankent, Görele, Çanakçı, Eynesil ilçelerinde, Trabzon ili; Beşikdüzü, Vakfıkebir,

Üretim Tekniği : bir ılıman iklim meyve türüdür. 550 m. rakıma kadar olan, yıllık optimal sıcaklığın 13-16 ºC, en düşük sıcaklığın –5 ºC ve en yüksek sıcaklığın ise 35 ºC civarında olduğu yörelerde yetiştiriciliği yapılmaktadır. periyodizite eğilimi yüksek, toplam en az sıcaklık ihtiyacı 2284 ºC, toplam en çok sıcaklık ihtiyacı 2572 ºC olup, ortalama gün ısısı ise 20ºC’dir.
Yıllık yağış toplamının 700 mm. nin üstünde ve bu yağışın aylara dağılımının dengeli olması gerekmektedir. Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal nemin %60 ın altına düşmediği, Taban suyu yüksek olmayan, besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve pH’ ı 5-7 arasındaki topraklarda yetişir.
Bitki yapısı; 2-3 m. boylarında, orta derecede taçlanan, 5-10 cm. çapındaki 5-6 adet dalın bir araya getirilmesiyle oluşturulan ocak adı ile tabir edilen ağaççık formundaki bitkilerdir.
Döllenme : Tek evcikli bir bitki olup, erkek ve dişi çiçekleri aynı bitki üzerinde, ancak değişik yerlerde oluşmaktadır. Kasım- Mart ayları arasında açmaya başlayan karanfil adı verilen dişi çiçekler, yine aynı dönemlerde olgunlaşıp polen yaymaya başlayan püs adı verilen erkek çiçekler tarafından tozlanır. 3-5 ay sonra döllenme tamamlanır. Giresun tombul fındığının öncelikli tozlayıcı çeşidi olarak Palaz, mincane, foşa ve kalınkara çeşitlerinden bir veya ikisi meyve tutumunun yüksek olması bakımından bahçe içerisinde % 8-12 oranında bahçenin hakim ve rüzgar alan yerlerinde bulunması gerekir. Kalite düzeyinin sürekli olarak korunması için tek çeşit tozlayıcı ile döllenmenin sağlanması uygun olacaktır.
GENEL ÖZELLİKLERİ :
- Hasat Zamanı : Erken orta (10-15 Ağustos)
- Dişi Çiçek Açma Zamanı (% 50) : Orta geç (10-20 Ocak)
- Erkek Çiçek Açma Zamanı (% 50): Erken (10-20 Kasım)
Meyve Şekli Kabuklu
- Şekil Değeri ve biçimi :1,11 yuvarlak
- İriliği (gr):1,46
- Kabuk Kalınlığı : 1,01 mm.
- Randıman : 52,40
-1 kg’daki kabuklu dane sayısı: 670-730 adet/kg
-Kabuklu Meyve İriliği(mm): 16,3(17,2-16,5-15,4) (uzunluk-Genişlik-Kalınlık)
Cotanakta (Meyve Salkımı)
- Meyve Sayısı: 3,45
- Kabuk Rengi : Kahverengi
- Kabuk Özelliği: Parlak renkli, loblu, ucu hafif tüylü
- Zuruf Özelliği: Uzun, uca doğru geniş ve açık yırtmaçlı (Meyve Boyunun 2-2,5 katı)
Meyve Şekli İç: - Aroma : kendine özgü tat ve lezzette, çok lezzetli, natural iç veya kavrulup
yendiğinde damakta bıraktığı kendine özgü aroması, tadı diğer çeşitlerde olmayan farklı bir özelliktir.
- Şekil değeri ve biçimi: 1,07 yuvarlak
- İriliği (gr): 0,96
- İç meyve iriliği(mm): 13,1(13,8-13,1-12,6)(uzunluk-genişlik-kalınlık)
- Boyutları: 6 mm ve üzeri
- İç meyve zarının(Testa) Sakallılığı : Sakalsız
- Tohum Zarı (Testa) Rengi : Açık, parlak
-Yağ oranı: % 63,82
-Protein oranı: % 16,92
- Tohum zarının Soyulabilirliği (Beyazlatma) Oranı: % 96,6 


 
  Sitemizi 39 ziyaretçi (47 klik) ziyaret etti..!
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol